Bu sözle her karşılaştığımda durup bir kez daha altını çizmek istiyorum; kelimelerin taşıdığı ağırlık, kadının dünyadaki yerini ve gücünü anlatma biçimi beni derinden etkiliyor. Bugün köşemde bu sözü seçmemin nedeni de bu: Onu sadece hatırlamak değil, severek ve saygıyla ele almak, kadının taşıdığı evrensel gücü gözler önüne sermek istedim.
Hadi gelin, bu derin ve anlamlı sözü birlikte düşünelim ve değerlendirelim. Çünkü kadın, yalnızca bir birey değil; yarattığı hayat, şekillendirdiği dünya ve taşıdığı değerlerle bir evren. Onun hikâyesini, sessiz direnişini ve görünmeyeni görünür kılmayı denemek; hem kendimizi hem de dünyayı biraz daha iyi anlamak demek.
Bir Evreni Yansıtmak
Tanrı kadını yaratırken yalnızca bir beden değil, içinde evren kadar derin duygular ve hikâyeler saklayan bir varlık yarattı. Gözlerinde sonsuz bir gökyüzü, kalbinde rüzgârın özgürlüğü vardı; hem kırılgan hem güçlü, hem sessiz hem sesli…
Bunu düşünürken aklımıza önce annelerimiz geliyor. Çünkü onlar, yıllarca sessizce hayatın yükünü taşırken bize sabrı, direnci ve sevginin gücünü gösterdiler. Yıllarca sessizce evin yükünü taşırken hiç şikâyet etmediler. Varlıkta ve yoklukta evlatları ve ailesi için daima çabalayan bir dik duruş sergilediler. O sessiz çabayı fark ettiğimde ise bir kadının hayatı nasıl bir evren taşıyabilir, işte bunu anladım. Her kadın, yaşadığı hayatla bir evreni şekillendirir; her bakışı, her direnişi, her sabrı bir hikâye anlatır.
Kadın: Evrenin Sessiz Aynası
Kadın, insanın kendi ruhuna bakmasını sağlayan bir ayna gibidir. Sevgiyi, sabrı, dayanıklılığı gösterir. Ama aynı zamanda kırılganlık ve sessiz çığlıklar da taşır; fark edilmeyen bir güçle dünyayı taşır. Onu anlamak, kendi eksikliklerimizi fark etmekle başlar.
Virginia Woolf’un dediği gibi:
“Kadın kendi evrenini yaratmak için cesur olmalıdır.”
Bu söz, yaratıcı gücünü ve kendi hayatını şekillendirme yetisini mükemmel özetliyor.
O, Dünyayı Taşıyan Sessizlik
Tanrı kadını sadece estetik için yaratmadı; ona hem kendisi hem çevresi için direnme gücü verdi. Kadın evinde, işinde, sokakta sessiz bir kahramandır. Bazen sadece bir duruş, bir bakış, büyük bir direniştir. Ve çoğu zaman biz, bu sessiz direnişi fark edemeyiz.
Bazen bir kitap okurken, bazen de bir sokakta gördüğüm yaşlı kadının sabrı bana aynı mesajı veriyor: Kadın, görünmez bir güçtür. Biz onun farkında olsak da olmasak da dünya onun emeğiyle dönüyor.
Kadın ve Evrenin Kesiştiği Nokta
Kadının duyguları, kelimelerin ötesinde bir derinlik taşır. Onun neşesi, üzüntüsü, öfkesi ve umudu bir bütünün parçalarıdır. Bir romanın sayfasında ya da bir şiirin mısrasında eksik kalan bir melodiyi, kadın her gün kendi yaşamıyla tamamlar.
Audre Lorde’un dediği gibi:
“Kadınlar, dünyayı değiştirecek olan sessiz gücü taşırlar.”
Tanrı kadını yaratırken bilerek bu karmaşıklığı koydu; çünkü kadının taşıdığı derinlik, insanın kendi ruhunu keşfetmesine olanak sağlar.
Görünmez Gücün Adı: Kadın
Kadın, hem güçlü hem kırılgan, hem görünür hem görünmez; hem bireysel hem evrenseldir. Onunla karşılaştığımızda, kendimizi ve dünyayı biraz daha derinden görebiliriz. Kadının direnci bizim umudumuz, sessizliği bizim farkındalığımızdır.
Ve unutmayalım ki, her kadının hikâyesi, bir evreni keşfetmek gibidir. Bugün yazarken bir kez daha fark ettim: Kadının değeri, sessiz çabasında, her gün yarattığı mucizelerde ve bizi düşündürme gücünde saklıdır.
Her kadın bir evrendir; keşfetmek, anlamak ve ona saygı göstermek herkesin sorumluluğudur.
Berrin KUPİK